hepsişifa 4

31 Mart 2010 Çarşamba

Hangi Yiyecek Hangi Kanser Türüne Karşı Etkili

Kanser, insanın tüyleri ürperiyor değilmi ? Aslında bu hastalığın oluşmasıda, tedaviside ellerimizde, yani kendi ellerimizle kanser olmayı isteriz veya ondan korunmayı… bu girişti, gelin hep beraber kanser nedir önce bunu öğrenelim

Kanser normal hücrelerin zamanla, çeşitli dışsal şartlar bazende içsel şartların baskısıyla anormalleşmesi ve bu anormalleşen hücrelerinde kontrolsüzce çoğalmasından dolayı oluşur kanser başladığı vücut dokusundan farklı vücut dokularınıa yayılabilir ve tedavi edilmezse ağrılı ve acılı bir ölüme yol açabilir.

Peki bu hastalığa yakalanmamıza neden olan sebeb ve sebebler nelerdir? bu hastalığın en büyük dostu düzensiz beslenmektir onu sigara ve enfeksiyon hastalıkları izlemektedir hemen arkasından alkol ve gıdalara konan katkı maddeleri gelmektedir.

Şimdi kansere karşı koruma sağlayan bazı besin maddlerini sıralayalım:

Sarımsak:Bağışıklı sistemini güçlendirir

Domates:Kanserden koruyucu etkiye sahiptir,likopen isimli antioksidan madde bildiğimiz kadarıyla sadece domateste var.

Lahana:Meme ve rahim kanserine karşı etkilidir

Kayısı:Bğırsakların dostudur

Fasulye:Kansere karşı koruyan antioksidanlar açısından son derece zengindir

Fındık:adını zikretmesek ayıp olurdu artık çocuklar bile ne kadar yararlı olduğunu biliyor

Zeytinyağı:Mümkünse zeytin yağını her şeyde kullanalım Allah tarafındanda övülmüş bir nimettir

Soğan:Soframızdan eksik etmeyelim

Yemeği Bilinçli Yemek Kilo Vermemize Nasıl Yardımcı Olur

Eğer yemek sırasında sakin olmak konusunda üsteliyorsak, bunun ne kadar güç bir şey olduğunu bildiğimizdendir. Bütün gün çalıştıktan sonra herkesin sinirli olması doğaldır. Çünkü insanlar yorulur. Sözünü ettiğimiz yorgunluk, çocuklarda aşırı bir hareketlenme, büyüklerde ise sinirlenmekle belirir. Bazı akşamlar evdeki atmosfer çok elektriklenir. Bu şartlar altında yenilen yemek kısa ve yorucu olmaktadır. Böyle zamanlarda konuşabilmek yada tartışabilmek için lokmalarımızı çiğnemeden yutarken, aynı zamanda yemekle birlikte ağzımızı hava ile doldurmakta, sinirlerimiz gergin hale gelmektedir. Bunun sonucunda aldığımız gıda maddelerini iyice sindiremediğimiz gibi, rahat bir uykudan da yoksun olmamız mümkündür.

Aynı zamanda, sindirimle ilgili kimyevi işlemler de büyük bir güçlükle yapılabilmektedir.Yediklerimiz tam olarak bünyemize yararlı olmamakta, karaciğerimiz kendisine düşen görevi yerine getirmekte güçlük çekmektedir. Akşam yemekleri, sükunet dolu bir atmosfer içinde yenilmelidir. Genellikle manastırlarda yenilen yemekler, az miktarda etten ve haşlanmış sebzelereden oluşmaktadır.

Buna rağmen manastırlarda yaşayan rahipler sağlıklı oldukları gibi, birçok manevi ve maddi faaliyette bulunmaktadırlar.

Yani buradan çıkaracağımız sonuç, yemekerimizi sakin bir atmosferde ve sakince yemeliyiz. Lokmalarımızı iyice çiğnemeli, yutma konusunda acele etmemeliyiz. Bu şekilde mide sizin göndereceğiniz lokmalar için daha fazla sindirim enzimi salgılayacaktır…

Bu yazı perhiz yapmadan kilo vermek için bulduğum numara isimli kitaptan derlenmiştir.

Avuç İçi Masajı İle Kio Vermek

Klasik masajlar, işinin ehli bir masör tarafından yapılırsa birikmiş yağların dağılmasına yardımcı olabilirler. Ama herkes tecrübeli bir masörden yararlanma olasılığına sahip değildir. Kendi kendimize masaj yapabilir miyiz? Hayır, masaj hem zor hem de tehlikelidir. Zordur çünkü tek başımıza vücudumuzun her noktasına ulaşamayız tehlikelidir. Çünkü masaj doğru yöne yapılmadığı zaman, yağ birikimine hassas olan kemiklere zarar verebilir.

Buna rağmen tek başınıza vücudun çeşitli kısımlarındaki yağları eritmek münkün. Size bu konuda iki yol öneriyoruz;

1- Vücudunuz belli kısımlarını elle yoklamak
2- İç masaj

Vücudun belirli yerlerini elle yoklamak, ellerin manyetizmi sayesinde, derinin altında bulunan küçük kasların duyarlılık kazanmasıyla olur.

Sırasıyla bu adımlarıı uygulayın;

• 2 dakika avuçlarınızı sertçe birbirilerine sürtün. Avuçlarınızın çok ısındığını göreceksiniz

• Avuçlarınızı vücudunuzun yağ birikmiş olan kesimlerine koyun. Sıcaklığın derinize inmesi için biraz bekleyin.

• Avuçlarınız derinize değer değmez çemberimsi hareketler yapın. Bir nevi bir titretme hissedeceksiniz. Aynı hareketleri ellerinizi birbirine sürtüp
ısıttıktan sonra birçok defa deneyin.

Not: Bu yazı Daniele Chavalier’in Perhiz yapmadan kilo vermek için bulduğum numara kitabından alıntıdır

Ciltteki Yaralar ve Derideki Lekeler Üzerine

Ciltteki değişik renklerdeki yaralar, kansere dönüşme potansiyeli ve görünümü bozmaları nedeniyle özellik gösterir. Erken dönemde tanısının konularak tedavinin planlanması çok önemlidir. Cildin pigmente lezyonlarında asimetri, renk değişikliği (alacalı, mor, mavi,kırmızı, kahverengi karışımı), sınır düzensizliklerinin olması ve büyümesi cerrahi olarak çıkarılmasını gerektirir. Doğuşta mevcut olan dev kıllı nevüsler kötü şekilli değişim açısından yüksek risk taşır ve çıkarılması gerekir.

Günümüzde artan ultraviyole riski ile cilt kanseri sıklığı da artmaktadır. Cildinizde iyileşmeyen, sınırları düzensiz, devamlı kanayan yaralar mevcutsa en kısa zamanda plastik cerraha başvurunuz.

İyi huylu deri tümörlerinden olan damar kaynaklı (hemanjiyom,lenfanjiyom) deri lezyonları doğumda mevcut olabilir veya ilk aylarda farkedilebilir. Hemanjiyomların %90′ ı on yaşına kadar gerileyip kaybolabilir. Ancak bazı damarsal lezyonlar kanamaları ile hayatı tehdit edici hal alabilirler veya göz kapağı, ağız çevresi yerleşimi ile lokalizasyon problemi yaratırlar. Bu tür lezyonların çıkarılması veya küçültülmesi gerekir. Port-wine stain ve gerilemeyen çilek hemanjiyom gibi damarsal kökenli yaralar lazer tedavisi ile soldurularak, bir kaç seansta giderilir.

Dövmelerin çıkarılması, cilt törpüleme veya lazerle yapılır. Cildinizde dışı sert ve rengi değişik yaralar veya cisimler farkediyorsanız lütfen vakit kaybetmeden onkoloji merkezine görününüz.

Ağız Kuruluğunun Nedenleri ve Zararları

Ağız kuruluğu, tükürük bezlerinin tükürük salgılama vazifesinin bozulmasıyla oluşur. Basit bir rahatsızlık gibi görünebilir ama kesinlikle önemli sonuçları vardır. Unutmayın ki ağzınız vücudunuzun ilk kalesidir.



Ağız kuruluğunun birçok nedeni vardır. Bunların arasında en önemlileri olarak;



» Sistemik hastalıklar..: Romatizma, AIDS, Şeker hastalığı, Parkinson hastalıkları
» Çiğneme alışkanlıklarının değişmesi..: Beslenme alışkanlıklarının değişmesiyle yumuşak yiyecek tüketiminin artması, tam tersi sert yiyecek tüketiminin azalması.. Bu olgu bu şekilde değiştiğinde, ağız besinleri ezmek için daha az enerji sarf ediyor, böylelikle tükürük bezleri daha az çalışıyor
» Radyoterapi
» Bilinçli ve bilinçsiz ilaç kullanımı..: Birçok ilaç, ağız kuruluğuna neden olan kimyasal bileşimler içermektedir. Mümkün mertebe ilaç kullanımını azaltmalıyız. Yani ilaç kullanmamız zorunlu değilse, kullanmamalıyız. Bu tip etkilere sahip ilaçlar arasında Antihistaminikleri, antidepresanları gösterebiliriz
» Kafein ve Alkol tüketimi




Belirtileri…



» Sık susama
» Dilde yanma hissi
» Dudaklarda çatlaklar ve kuruluk
» Kötü ağız kokusu
» Tat bozukluğu




Neden olduğu sorunlar…



» Bakteri plağı ve yiyecek artıkları kolayca birikebilir. Bu da diş eti hastalıklarını ve çürüğü hızlandırır. İnsan vücudu mükemmel bir mekanizma olarak yaratılmıştır. Tükürük, kendi başına yıkama, cilalama mekanizması gibidir. Tükürüğün azalması ile birlikte bakteriler bağımsızlık ilan edecek kadar çoğalırlar.
» Çoğalan bu bakterilerden en büyük zararı dişler görür. Uzun süreli ağız kuruluğu durumlarında, sürekli bir bakteri yoğunluğunu kalıramayan dişler kolayca çürüyebilir.
» Tükürük asitleri, nötralize eder.




Ağız kuruluğunun önüne geçmek için yapabileceklerimiz de mevcuttur tabii…

» Sık sık su içilmeli
» Sigara alkol ve şekerli yiyeceklerden uzak durulmalı
» C vitamini alımını düzenlemeliyiz.

Kramp Sebepleri ve Önlenebilirliği

Kramp bir doku spazmıdır. Kramp giren bölgelerde doku kasılır çok şiddetli bir ağrıya yol açar. Genellikle yaygın bir kramp çeşidi, uyku sırasında baldır adalelerinde oluşur ama sadece bu şekilde oluşmaz. Yaşayanlar bilir, uzun süre aynı pozisyonda kalmak da adale kramplarına yol açabilir.

Kramp yaşamamış insan yok gibidir. Hemen herkes hayatının belli bir döneminde krampı yaşamıştır. Yine de çoğu kişi için kramp, gelip geçici önemsiz bir rahatsızlıktır. Fakat bazı kişilerde bu böyle değildir. Eğer sık sık uykunuzu bölerek, şiddetlenerek artan kramplarınız varsa, doktora görünmeyi gerektirecek bir probleme sahip olabilirsiniz.

Bacaklarda, harekete bağlı krampların bir başka çeşidi ise omurgada sinir sıkışması ile alakalıdır. Eğer hareketleriniz sonucu bacaklarınızda kramp gerçekleşme olayı artıyorsa, mutlaka bir doktora görününüz. Aşırı terleme ve potasyum kaybı bu tip krampların en önemli nedenleri arasında gösterilmektedir. Fakat bu da sık rastlanan bir neden değildir.

Kramp anında yapabileceklerimiz;
Kramp giren kasa kompres ve masaj yapmayı deneyin. Sıcak banyoya daldırmak veya sıcak kompres uygulamak da bacağınızı rahatlatacaktır. O anda bu tip imkanlara sahip değilseniz, kasılan yeri yumuşak bir tavırla esnetmeye çalışmanız da faydalı olacaktır. Soğuk kompres de, adale spazmını azaltabilir veya gergin bir adaleyi gevşetebilir.

Krampsız bir hayat için; susuz kalmamaya dikkat edin. Fiziki çalışmalarınızdan önce mutlaka ısının. Sporunuza açma germe egzersizleriyle başlayın.

Sigarayı Bırakmayanlar İçin Faydalı Olabilecek Öneriler

» Sigaranızı bitmeden söndürün.
» Kül tablanızı sık sık boşaltmayın ve her sigara içişinizde ne kadar iğrenç bir iş yapmış olduğunuzu görün.
» Sık sık su için. Susamasanız bile su için.
» Kahve, çay ve koladan vazgeçin. İçebildiğiniz kadar maden suyu için.
» İnternette akciğer kanseri araştırması yapın ve kanser olmuş bir akciğer görüntüsünü masaüstü resminiz yapın.
» Sigarayı bırakmak için kesin olarak bir tarih belirleyin ve o tarihte aldığınız kararı uygulayın. Kendinize tam olarak güvendiğinizde bunu yapın.
» Sigara markanızı sıklıkla değiştirin.
» Kendinize hobi olarak sağlıklı olmayı belirleyin. Sağlığı bir yaşam felsefesi yapın.
» Bırakma belirtilerinin geçici olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Hayatınız boyunca ilk 3 gün işkencesi çekmeyeceksiniz.
» İplerin kendi elinizde olduğunu unutmayın.
» Yemeklerinizi, sizi sigaraya yöneltmeyecek şeylerle bitirin. Mesela her yemeğin sonunda bir marul veya maydanoz yiyebilirsiniz.

30 Mart 2010 Salı

Diş Sağlığı Dikkat Ediyormuyuz

Aman dikkat! Dişleriniz kolayca çürüyebilir. Bu cümle oldukça sert gelebilir ama son derece gerçekçidir maalesef. Dişler 1.dereceden hayatı tehdit etmediğinden pek önemsenmezler genelde. Ama bu tamamen yanlış bir sanıdır. Sindirim sistemine varıncaya kadar birçok farklı organımız için son derece sıkıntı verici olabilirler. İlk önce dişlerin nasıl çürüdüğüne bir göz atalım isterseniz.

Diş üzerindeki bakterilerin oluşturduğu asit, diş minesinde oyuklar meydana getirir. Bu oyuklar genişleyerek diş minesinin iyice erimesine neden olur ve çürük büyüyerek dişte kocaman bir oyuk meydana getirir. Çürük, dişin içine doğru ilerledikçe ağrı şiddeti de artar.

Diş eti hastalıkları ise yine dişin en büyük sıkıntılarındandır. Diş eti hastalıklarının ilk belirtisi dişlerdeki kanamadır. Yine diş etlerinde kızarma ya da şişme olması, kötü koku ve ağızda kötü tat oluşması, diş etlerinde çekilmeler diş eti hastalıklarının belirtilerindendir.

Diş eti hastalıklarını önlemenin önemli yollarından ilki ve en önemlisi dişleri günde iki kez fırçalamaktır. Yine, diş taşı temizliği de unutulmamalıdır. Son olarak çok önemli gördüğümüz bir uyarı yapacağız sizlere; yemek yerken veya herhangi bir şey içerken, sıcak soğuk ayrımını iyi yapmalıyız. Yani sıcağın üstüne hemen soğuk veya tersini yapmamalıyız. Tabii ki genel olarak çok sıcak ve çok soğuk maddeler tüketmemek de bu konudaki önemli hususlardan.

Sağlıklı Kilo Vermek İçin Boy-Kilo Oranının Ölçütü

Zayıflama rejimleriyle ilgilenen tüm uzmanlar, kilo ve boy arasındaki ideal ilişkiyi gösteren çizelgeler hazırlamışlardır ve ne kadar kilo fazlası taşıdıklarını öğrenmek isteyenler de heyecanla izlemektedirler. Sayısı binlerce olan söz konusu çizelgelerden bazıları incelediğimizde bunların birbirlerinden farklı olduğunu belirledik. Örneğin bir Alman doktor 1,60 boy için 55 kiloyu uygun görürken, bir Amerikalı rejim uzmanı, aynı boy için 59 kiloyu, bir Fransız rejim enstitüsü ise de zalimce bir yaklaşımla 53 kilo 500 gramı uygun görmüştür. Hangisine inanmalı? Yapacağınız en iyi şey, kendinizi sağlıklı, hafif kıvrak hissettiğiniz dönemlerdeki kiloyu ideal olarak benimsemektir.

Boyu 1,70 olan siz beyefendi; 28 yaşında ve kilonuz 68 iken kendinizi çok mu iyi hissediyordunuz?
Ve boyu 1,60 olan siz hanımefendi; 23 yaşında 56 kilo iken herkes sizi canlılığınızdan ötürü çok çekici bulmaktaydı değil mi?
Demek oluyor ki ideal kilonuz budur. Ardan geçen yıllar için 2-3 kiloda fazlasını ekleyin ve çizelgelerle uğraşmaktan vazgeçin.

Tabii şimdi bize kaç kilo fazlalıktan sonra şişmanlık söz konusudur diye sorabilirsiniz. İşte yanıtı;

Sizi gerçekten rahatsız eden, ağırlaştıran, çirkinleştiren, elbiselerinizi genişletmeye zorunlu kılan, sizi spor ve danstan yoksun eden ya da uzun topuklu giymenize engel olan ilk fazla kilodan sonra şişmanlıktan söz edebiliriz. Belki bu sözünü ettiğimiz hoş sayılmayan durumu üçüncü veya onuncu fazla kiloda hissedebilecek. O zaman da yeter artık bu duruma engel olmalı diyeceksiniz. Ancak iş bu noktaya geldikten sonra bile oyunu yine siz yöneteceksiniz, tartı ve mezura değil. Gözleriniz, vücudunuz ve benliğiniz tehlikeli durumlara karşı tepki gösterecektir.

Cilt Saglığı İçin Omega İçerikli Yağların Önemi

Cilt sağlığı hakkında neler biliyoruz?
Vücudumuzu dış ortamlara karşı koruyan, adaptasyonu sağlayan zırhımızı ne kadar tanıyoruz? Eğer olumsuz bir yanıt veriyorsanız onu nasıl koruyacağınızı da bilmiyor olabilirsiniz. O halde bu yazıyı sonuna kadar okuyun.

Sağlıklı bir cilt sağlıklı bir vücudun aynası gibidir. Vücudumuz vitaminleri, mineralleri ve diğer önemli elementleri cilt altında depolar. Çeşitli çevresel şartlar nedeniyle vücudumuz bazen eskisinden çok bu maddelere ihtiyaç duyabilir. Böyle durumlarda vücut bu ihtiyaçlarını hemen cilt altından karşılar buna bağlı olarak cilt altındaki rezervimiz azalır ve cilt zamanla savunmasız kalabilir. Yaş ilerledikçe de bu savunmasızlık durumu cildi kurutmaya başlar. Sağlıklı ve güzel bir cilt için yedikleriniz sürdüklerinizden daha önemlidir.

Dengeli bir beslenme cilt hücrelerini nemli ve güçlü tutar. Omega-3 ve omega-6 cilt için son derece zorunlu yağlardır. Cilt hücrelerini saran zarları güçlendirirler böylelikle cildin daha genç görünmesini sağlarlar Cilt üzerindeki yaraların enfeksiyonla sonuçlanmasını engeller. Ayrıca omega yağlarının ideal dozda alınışıyla kan dolaşımı düzenli hale gelir ve bu şekilde hücrelere daha fazla oksijen taşınır. Bahsi geçen yağ asitlerinin ideal dozda alınımı akne, siyah nokta gibi cilt sorunlarının giderilmesinde de gayet etkilidir. Bu gibi cilt problemlerinin ana nedeni A,D ve E vitaminlerinin eksikliği yanında omega yağlarının ideal dozda alınamayışıdır.

Bu noktada duralım ve omegalar hakkında biraz bilgi verelim. Bunlar nedir ve nerelerde bulunur?

Omega ismini kimyasal yapısından almıştır. Omega-3 ve Omega-6 döllenme anından başlayarak yaşamımızın her alanında doku hücrelerinin en önemli yapı taşlarıdır diyebiliriz. Bağışıklık sistemini güçlendirir kalp ve sedef hastalıklarından korur. Bilim adamlarının mucize molekül gözüyle baktıkları omega-3 yağ asitleri olmadan, hayat daha bir zor ve acılı olacaktır. Çünkü bu yağ asitleri hücrelerin davranış şekillerini bile değiştirmektedirler. Hücrelerde oluşabilecek en ufak bir yağ asidi dengesizliği, onların hayat elveda demelerine neden olabilir. Omega-3 retina, beyin ve sperm hücrelerinin hatasız çalışabilmeleri için oldukça gereklidir.Omega-3 kolestrol konusunda, kolesterol düşürücü ilaçlar kadar iyidir. Hem de doğal olduğu halde…

Ama şunu da hemen belirtelim; omega-3 ve omega-6 yağ asitlerini belli bir dengeyle almalıyız. Yoksa sonuçlar pek iyi olmayabilir. Dünya sağlık örgütü tarafından önerilen ideal doz şöyledir: Her 5-10 gram omega-6 yağ asidine karşılık, 1 gram omega-3 yağ asidi almalıyız. Aşırı omega-6 yağ asidi alımı, omega-3 ü baltalayabilir.

Nelerde bulunurlar?

Omega-6 yağ asitleri bitkisel yağlarda bulunurlar. Yani muhtemelen birçoğunuz farkında bile olmadan sürekli bu asidi alıyorsunuz vücudunuza.
Omega 3 ise yağlı balıklar ve deniz ürünleri, ceviz, badem, mısır, marul vs de bulunur.
Saç dökülmesinin çok çeşitli nedenleri vardır. Bunlardan bazıları aşağıdaki gibidir.



• Erkek tipi saç dökülmesi: Bu saç dökülmesi tipinin sıklığı tam olarak kaydedilmemekle beraber beyaz ırktaki insanlarda sıklığı %100′e yaklaşmaktadır. Sitemizde erkek tipi saç dökülmesi ile ilgili birçok bilgiyi sizlerle paylaşmayı amaçlıyoruz (ancak daha kapsamlı çalışmalar için biraz sabır rica edeceğiz, bu arada lütfen yazılara olumlu veya olumsuz yorum yapınız)



• Diffüz alopesi: Bütün kafa derisi üzerinde yayılan jeneralize veya global saç dökülmesidir. Ciddi boyutlarda saç kaybı olana kadar genellikle farkedilmez. Diffüz alopesinin gidişatı değişkendir ve nedene bağlı olarak devamlı veya dönem dönem artan şekilde olmaktadır. Yani tam olarak kesin bir yönü yoktur da denebilir.



• Alopecia areata: Belirti vermeden sınırları belirgin küçük dairesel yamalar şeklinde ortaya çıkar. Bazen de bütün kafa derisindeki saçın, hatta bütün vücuttaki kılların kaybıyla seyreder. Bunların dışında yara dokusu oluşturmayan, geri dönüşümlü ve yaş, cinsiyet ve ırk tercihi olmayan bir hastalık olarak tanımlanır.



• Enfeksiyonlar yani hastalıklar- Buradaki saç kaybı çeşitli mikroorganizmalar (mantarlar, bakteriler veya virüsler) ve bitler tarafından doğrudan veya dolaylı olarak saçın gövdesinin yıkılması veya saç foliküllerinin işlevlerinin bozulmasına bağlıdır. Bu tipteki saç dökülmesi neden olan mikro organizmaya göre değerlendirilir.



• Alopesiye neden olan saç gövdesi anormallikleri - Saç gövdesinin yapısal anormallikleri dört grupta incelenir: kırıklar, düzensizlikler, kıvırcıklanma veya sarmallaşmalar ve saç gövdesini etkileyen yabancı maddeler.



• Çeşitli nedenlere bağlı alopesi - Sedef hastalığı gibi çeşitli kronik cilt hastalıkları saçlı deriyi de tutabilir.

Bunların dışındaki diğer saç dökülmesi tipleri genelde geçicidir ve çeşitli faktörler tarafından oluşur. Bunlara örnek olarak stres, troid bozuklukları, çinko ve demir eksiklikleri, enfeksiyonlar, genel anestezi ile ameliyat, diyabet, aşırı doz A vitamini, başta kemoterapi olmak üzere çeşitli ilaçlarla yapılan tedaviler verilebilir.

Tüm bunlara ek olarak yine şu etkileri de gözden kaçırmamak gerekli.



Erkeklerde ve kadınlarda beslenme yetersizliği, yanık, travma ve bunun gibi pek çok nedenle saç dökülmesi olabilmekle beraber en sık rastlanılan saç dökülme nedeni androjenik dediğimiz hormonal saç dökülmesidir.

Bu tip dökülmede kalıtsal yatkınlık dışında, androjenik hormonlara (erkeklik hormonları) uzun süreli maruz kalınması da aynı tip saç dökülmesine neden olur.

Androjenik Hormonlar

Hem erkekte hem de kadın da androjenik hormonlar olarak adlandırdığımız “erkeklik hormonları” mevcuttur. Bunlardan bazıları testesteron, androstenodion ve dehidroepitestesterondur(DHT). Bu hormonlar erkeklerde testis ve böbrek üstü bezlerden, daha az miktarda olmak üzere kadınlarda ise yumurtalık ve yine böbrek üstü bezlerden salgılanır.

Saç Hastalıkları ve Onlara İyi Gelen Şeyler

Vücudumuz hastalanıyor da saçlarımız hastalanmıyor mu? Kesinlikle saçlarımızda hastalanmakta üstelik öyle bir hastalık ki estetik düşmanı ayna düşmanı…

Saçınızda kaşıntı varsa bu ciddi bir saç problemi olabilir hadi hep birlikte saçlarımızda kaçıntıya neler sebep olabilir inceleyelim

Bitlenme,

Saç egzemaları ve diabetes mellitus yani şeker hastalığıdır.

Kepeklenmeye sebep olan hastalıklar ise;

Saç egzaması,

Sedef hastalıkları,

Sinirsel ekzama ve mantar hastalığıdır. (Tabii en önemli faktör kalıtsal yani genetiktir bu konuyu ilerleyen yazılarımızda açıklığa kavuşturacağız)

En önemlisi korunmaktır. En iyi korunma yolu temizlik ve hijyen kurallarına uymaktır.Hijyen kurallarına uymanız bu hastalıkları geçirme ihtimalinizi en aza indirgeyecektir. Yine saç dökülmesi ve seyrekleşmesi de önemli bir saç sağlığı sorunudur. Yaygın saç dökülmesine neden olan hastalıklar; Ateşli hastalıklar, Demir-protein-çinko eksikliği, Tiroid hastalıkları (tiroid bezinin az veya çok çalışması durumlarında), Gebelik, Şeker hastalıkları, Karaciğer ve böbrek hastalıkları, Anemi, Zayıflama için aşırı diyet yapma, Kanser hastalıklarının seyrinde bazı ilaçlar ve kimyasal madde kullanımı, Merkezi sinir sistem hastalıkları ve stres yer alır. Bunların dışında bir de kadınlarda görülen, erkeklerdeki olağan kelliğe benzer androgenetik alopesi mevcuttur. Bu duruma en çok over kistleri, hormonal bozukluklar ve andrenal tümörler sebep olabilirler. Bu nedenlerden dolayı androgenetik tip alopesi çok iyi araştırılmalı ve tetkikleri yapılmalıdır ve vakit kaybetmeden tedaviye başlanmalıdır.

Bölgesel saç dökülmesi de önemli bir saç sağlığı sorunudur. En sık rastlanan bölgesel saç dökülmesine örnek olarak mantar hastalıkları, saç kıran, bazı kozmetiklerin fazla kullanılması ve sürekli bir bölgeden saç koparılması sayılabilir.

Saç kıran hastalığı Aman ha Dikkat edin;

Saç kıran, 1-2 cm. çapında yuvarlak bir alanda ani saç dökülmesidir. Bu tür saç dökülmesi bir bölgede olabildiği gibi birkaç değişik yerde, örneğin sakal, saç, kaş ve kirpiklerde de olabilir. Saçkıranların asıl sebebi strestir. Fakat bazı otoimmun ve cilt hastalarında da görülebilir. Mantar hastalığı ise özellikle buluğ çağından evvelki çocuklarda ortaya çıkar. Burada kırık saçlar içeren kepekli alanlar, kıl diplerinde kepek ve mantar birikimi üzerine iltihap bulunan ve kılların kolay çekildiği inflamatuar nodüler biçimde karşımıza çıkar. Bu hastaların dışında, bir de saçlı deride kıl, folliküllerinde tahribat yaparak dönüşümü olmayan saç dökülmesi oluştururlar. Bunlar en çok doğumsal olurlar fakat enfeksiyon, fiziksel, tümöral ve diğer nedenlere de bağlı olabilirler

Saç Tipleri Ve Saça Faydalı Yiyecek ve Diğer Maddeler

Biraz teknik bilgi diyerek işe başlayalım. İnsan vücudunda yapısal olarak üç tip kıl bulunur. Bunlar vellus, terminal ve ara kıl tipleridir.



1. VELLUS KILLARI

Bir ya da iki santimetre uzunluğundaki kısa tüylerdir. Çok az pigment içerir, ya da hiç içermezler; dolayısıyla renksizdirler. Köklerine bitişik yağ bezleri yoktur. Bu tüyler gövdelerinde medulla katmanı içermezler. İnce ve yumuşaktırlar. Kozmetik açıdan önemleri tartışmalıdır.


2. TERMİNAL KILLAR

Saçlar ve çoğu insanın gövdesinde çıkan kalın kıllar bu tiptedir. Bitişik yağ bezleri olan kıl köklerinden çıkarlar. Terminal kıllar uzun ve koyu pigmentli kıl lifleri ve bunların ortasında yer alan medulla katından oluşmuştur. Doğal olarak oldukça önemli kıllarımızdır


3. ARA KILLAR

Karma bir özellik gösterirler Medullaları vardır ve terminal tiplerden daha az olmak üzere bir miktar pigment içerirler.

Saç dökülmesi sürecinde terminal ve ara saç kökleri bir daha terminal saç çıkarmalarına engel olan bir takım değişimler geçirirler. Saçların döküldüğü bölgelerde saç kökleri terminal kıl değil, vellus kılı çıkarmaya başlarlar

teknik olarak ustalara saygı kuşağını geçtiğimize göre gelin hep birlikte biraz daha anlaşılabilir bir açıdan tekrar inceleyelim



Saç ve saçlı derideki yağ bezlerinden salgılanan yağ miktarına göre saçlar; normal, kuru ve yağlı saç tipi olarak sınıflandırılırlar. Genetik özellikler de saç tipini belirler.



Normal Saçlar:

Normal Saç, saçın yapısını teşkil eden tüm maddelerin (nem, sebum, protein) dengede olduğu parlak, canlı ve sağlıklı bir saç türüdür.

Normal Saç”ın güzelliğini ve sağlığını korumak için düzenli bir bakım yeterlidir. Son cümleye dikkat bakımsız bırakmamalıyız





Kuru Saçlar:

Saçta kuruluk derideki yağ bezleri ve dış etkilere bağlı olabilir.

Çok sık fön kullanmak, rüzgar ve ısı değişimleri, perma veya boya, saç ve saç derisine olumsuz etkiler yaparak kuru saçlara neden olur.

Kuru saçlar parlamaz, bakımsız ve mat bir görünüme sahip olurlar.



Kuru Saçlar iyi bir bakım ve düzenli yıkamadisiplini gerektirir. Şampuanınızı seçerken nemlendirici özelliği olmasına mutlaka dikkat edin. İpek Şampuan – Kuru ve Boyalı Saçlar ve İpek Şampuan – Yıpranmış Saçlar güçlü nemlendirici özelliği olan ve kuru saçlarda kullanılabilecek İpek ürünleridir.

Saçlarınızı şampuanlama işleminden sonra çok iyi şekilde durulamaya dikkat edin. İyi durulanmış saçınıza bakım özelliği içeren kremler veya şekillendirme ürünleri kullanırsanız, saçlarınızın daha canlı ve parlak görünüm kazandığına şahit olabilirsiniz

Hurmanın Faydalı Olduğu Şeyler

Hurma; Palmiyegiller (Arecaceae) familyasından dekoratif yapraklı bir palmiye türüdür. Diğer palmiyeler gibi tropikal ve ılıman yerlerde yetişir. Kazık ve saçak kök yapısına sahiptir. Gövde grimsi kahverenginde pürüzlüdür. Genç iken pullar yeşil renkte olgunlaşınca zamanla açılır ve dökülür. Yaprakları yeşildir. Sık sık yaprak ucu sararmaları görülür. Çiçeği vardır ancak, iklim uygunsa ve dışarıda toprağa ekilirse çiçek açabilir.




Faydaları; Aslında deyim yerindeyse saymakla bitmez bizde kısaca değineceğiz, Orucun hurma ile açılması halinde, oruçtan dolayı insanın üzerinde oluşan halsizliği hurma birdenbire gideriverir. Hurma aslında her öğünde yenilebilecek bir meyvedir. Mineraller açısından oldukça zengindir. İçeriğinde kalsiyum, potasyum, demir, B vitamini bulunmaktadır. Hurma bedeni ve zihni gelişmeye katkı sağlar. Kansere karşı koruyucu olduğu bilinir. Boğaz ağrısına keser. Bronşit, öksürük ve soğuk algınlığı şikâyetlerini giderir. Kemik hastalıklarında faydalıdır.’

İsrail’de yapılan bir araştırmada elma ile hurmanın yararları karşılaştırıldı. Hurmanın lif, mineral ve fenol açısından zengin olduğu, buna karşılık hurmada sodyum, potasyum, magnezyum, kalsiyum ve demir miktarlarının elmadakinden iki kat daha fazla bulunduğu, hurmanın düzenli yenmesi halinde kalp ve damar hastalıkları riskini azalttığı tespit edildi. Bu meyvelerin içindeki yararlı maddelerin daha çok kabuklarında bulunduğu kaydedildi.

Enginarın Faydaları

Enginarı Kısaca Tanıyalım;
Enginarın toprak üstü organları bir yıllık, toprak altında bulunan kök kısmı ise çok yıllıktır. Bulunduğu yerde yıllarca kalabilir ve ürün verir. Sofralarımızı süsleyen önemli bir sebze olan enginarın besin değeri çok yüksektir. Birçok sebze türünden farklı olarak yüksek düzeyde karbonhidrat ve protein içerir. A, D, D2, B6 ve C vitaminlerini içinde ihtiva eder



Faydaları; Enginar cynarin içerdiği için karaciğer ve safra kesesinde biriken nikotin, alkol ve yağın vücuttan atılımını sağlar. Ayrıca vücuttaki amonyak ve kolesterolü azaltır.

Bol A ve B vitamini içerdiğinden atardamar kireçlenmesini önlemekte ve safra kesesi rahatsızlıklarını gidermektedir. Bunun dışında cinsel gücü artırıcı, ateş düşürücü, vücudu kuvvetlendirici ve iştah açıcıdır. Romatizma, ishal, sarılık hastalıklarına ve sinirlere iyi geldiği düşünülmektedir.



Yetişme; Ilık iklim sebzesidir. (-5)-(-6)0C’ın altındaki sıcaklıklarda toprak üstü kısımları kısmen veya tamamen donar. Sıcak ve kuru havalar ise başların açılması ve yeme kalitesinin düşmesine neden olur. En iyi ürün havaların bulutlu ve serin olduğu devrelerde olmaktadır.

28 Mart 2010 Pazar

Kerevizin Faydalari

Estetik açıdan oldukça çekici bir görüntüye sahiptir.Akdeniz mutfağı için özel bir önemi vardır.Yemeğinin yapımında ortalama bir zorluğa sahip olsada faydalarını gördüğünüzde fikrinizi pozitif bir yönde değiştirebilirsiniz sanırım.


-Ruh sağlığına iyi gelir
-B vitamini yönünden zengindir
-Yüsek tansiyon ve romatizmaya iyi gelir
-Salatası yapılabilir
-Zihinsel yorgunuğu giderir
-İdrar söktürücü özelliği vardır

Çileğin Faydaları

Mevsimide geldi değilmi? kokusu tadı görüntüsü hemen ekranı kapatıp manavın yolunu tuttuğunuzu gözlemliyor gibiyim durun lütfen yazının devamını okuyun muhetmelen siparişi katlayacaksınız :)


-Bol miktarda demir ve fosfor içerir
-Vitamin açısından özellikle C,K ve B vitamini yüksek düzeyde bulunur
-Vücuda kuvvet verir sizi zinde tutar
-Çok güçlü bir antioksidandır
-Kansere karşı koruyuu özelliği bulunur
-İdrar söktürür
-Bağırsak kurtlarını döker
-Diş etlerini güçlendirir
-Ağız kokusunu giderir
-Sakinleştirici etkisi vardır
-Kanı temizler
-Romatizma ve krciğer rahatsızlıkların iyi gelir
-Cildi nemlendirir
-Çilekte salisilik asid bulunur bu madde aspirinin ana etken maddesinin neredeyse aynısıdır

Daha devam edelimmi neyse duruyorum artık burada.....

Yeşil Çayın Faydaları

Doğunun çok eski tariklerde keşfettiği bu mucizevi içeceği batı daha henüz tanımıştır.Yeşil çay neden bu kadar popüler oldu biliyormusunuz hiç merak ettinizmi eğer merak edipde öğrenemdiyseniz durun biz size yardımcı olalım

1997 yılında Kansas üniversitesi arştırmacısı dr. lester mistrcher tarafından yeşil çayda dünyanın engüçlü antioksidanın en yoğun bir biçimde bulunduğu gösterildi bu madde EGCG C vitamininden 100 kat E vitamininden ise 25 kt daha güçlü bir antioksidandır gelin faydalarını madde halinde sunalım


-Bilinen tüm kanser türlerine karşı etkilidir
-Henüz başlmış kanser tümörleri için faydalı olduğu düşünülmektedir
-Kolesterole iyi gelir
-Kan basıncını normal oranlarda tutar
-Kan-şeker bariyerini normal dengede tutar
-Gıda zehirlenmelerinde etkilidir
-Bağışıklık sistemine destek verir
-Yaşlanmayı yavaşlatır
-Sigara içenlerin olmazsa olmazı olmalıdır
-Cilt kanserine karşı etkilidir
-Kilo kontrolüne yardımcı olur
-Metabolizma hızını yükseltir
-Günde 2 defa içilen yeşil çay kilo vermeye ek katkı sağlar


Siz siz olun yeşil çayı sofranızdan eksik etmeyin sağlınıza dikkat edin ve yaratıcıya size verdiği sağlık için teşekkür edin........

27 Mart 2010 Cumartesi

Zayıflamakmı İstiyorsunuz Metabolizmanızı Hızlandırın

Evet başlık böyle ama devamı var zayıflamakmı istiyorsunuz metbolimanızı hızlandırın ve sakın aç kalmayın

Sakın aç kalmayın zayıflamanız için gereken belkide en önemli şey bu aslında aç kalmayın değilde vücudunuza sık sık besin alın diyebiliriz bu önemli çünkü sık sık ama ornı az bir şekilde alınan sağlıklı besinlervücudunuzun kalori yakma hızını lehinize olan bir şekilde dengeler peki bunu nasıl yapabilirisiniz

-Öncelikle 3 öğün olarak yediğiniz yemeği bir mani yoksa 6 öğüne çıkarın
-Kahvaltınızı mutlaka yapın
-Tabii kahvaltı dediysek patates kızartmaları ve poğçalardan değil müslilerden,kepek ekmeklerinden ve az yağlı peynirden bahsediyoruz
-Gece yatmadan önce yemek yemeyin
-Çayınızı şekersiz için
-Bol bol meyve yiyin özellikle canınız tatlı istediğinde meyve yiyebilirsiniz
-Spor yapın özellikle yapacağınız ekstra sporlar her ay 2 kilo fazla kilo vermenizi sağlayabilir
-Yediğiniz yiyeceklerin kalori cetveline bakmayı unutmayın
-Yemeklerden önce veya hemen sonra azda olsa yürüyün
-Kendinize güzel bir uğraş bulun ve boş kaldığınızda bu uğraşla ilgilenin mesela ALLAH ın bizler için yarattığı besinlerin nasıl varolduğuyla alakalı biraz kafa yorabilirsiniz bu sizin hayatın gerçeğinden kopmamanızıda sağlar (www.harunyahya.org dan yaratılışla alakalı videoları izleyebilirsiniz)

Papatya Çayı

Nerdeyse her boşluktan çıkn bir bitkidir papatya.Mayıs ayından ağustosa kadar geçen periyod içerisinde toplananların kullanımının daha faydalı oluğu söylenir.Bu kısım çok ilginizi çekmediyse hemen faydalarına yönelebiliriz :)


-Küçük çocukların soğuk algınlığı gibi rahatsızlıklarında kullnılabilir
-Kramplara ve soğuk algınlığından kaynaklanan karın ağrılarında kullanımı uygundur
-Bağırsak gazlarının giderilmesinde etkilidir
-İshale karşı etkili olduğu düşünülmektedir
-Adetleri düzensiz bayanlar için kullanılması tavsiye edilir
-Ruh sağlığına iyi gelir
-Metabolizma hızını yükseltir( bu etki kilo vermeye yardımcı olabilir)
-Diş ağrılarında gargara olarak kullanılabilir
-İdrara rahat çıkılmasını sağlar
-Erkekler için afrodizyk etkisi görür
-Karaciğer rahatsızlıkları için faydalı olduğu söylenmektedir
-

9 Mart 2010 Salı

Alerji

Alerji oldukça can sıkıcı ve kesin tedavisi olmayan bir rahatsızlıktır bu rahatsızlığın tek tedavisi malesef alerjen etkiye neden olan etken maddeden uzak durmaktır.

Dünya nüfusunun yaklaşık olarak %10 unun alerji türlerinden birinden muzdarip olduğu düşünülmektedir bu alerji türleri arasında en sık görüleni alerjin rinit nispeten en az görünenide alerjik egzamadır.

alerji türlerini sıralamak gerekirse

-Alerjik rinit

-alerjik kontak dermatit

-atopik dermatit

-arı alerjisi

-gıda alerjisi

alerji tedavisi için şu sıralarda aşı tedavisi gündemdedir gayet etkili gibi görünmektedir yanlız bunda dikkat edilmesi gereken nokta aşı tedavisinin kararınında uygulamasınında kesinlikle işin uzmanı tarafından verilmesi gerektiğidir.....

2 Mart 2010 Salı

Turunç ve Faydaları:




1-Suyu temizlik maddesi olarak kullanılır. Kabuğun iç kısmından reçel yapılır.

2-Turunçtan yapılan şurup, mide yanmalarına karşı faydalıdır. Kalbi kuvvetlendirir, serinletir.

3-İştahı açma özelliğine sahip, aynı zamanda susuzluğu giderir.

4-Safra, ishal ve kusmayı keser. Çarpıntıyı önler, üzüntü ve sıkıntıyı giderir.

5-Turuncun kokusu veba sağlığını önler ve havanın temizlenmesini sağlar.

6-Fazla alınmamak kaydı ile şeker hastalığına faydalıdır.

7-Safradan mutevellit kalp çarpıntısını telkin eder. Şerbeti (suyu) içilirse mideyi temizler ve iştah açar.

8-Turuncun çekirdeği, kabuğu, yaprağı ve çiçeği insana hararet verir.

9-Çekirdeğin Panzehir özelliği vardır. İki miskal (yaklaşık) 10 gram turunç çekirdeği dövülüp akrebin iğnelediği yere konulursa ağrının kesilmesine yardımcı olur ve rahatlatır.

10-Turunçtan eğer iki miskal şurup yapılıp içilirse bütün zehirlenmelere karşı yararlı olur.

11-Sarı kabuğun turunç macunu yapılır. Macun kulunç ağrısına karşı iyi gelir, Şehveti kuvvetlendirir.

Yan etkisi: Turunç suyu sinirlere ve nefes darlığına iyi sayılmaz. Fazlası böbrekleri rahatsız edebilir.

Vişne




Faydaları

Kırmızı-bordo renklerini veren antioksidan antoksiyanin maddesi vücudun bağışıklık sistemini güçlendiriyor.

Kanser ve kalp hastalıklarının oluşumuna engel oluyor; yaşlanma sürecini yavaşlatıyor.

İshali keser. Ateşi düşürür, idrar söktürür.

Vücuda rahatlık verir.

Öksürüğü geçirir.

Safrayı keser, mideye rahatlık verir.